NÖRAL TERAPİ
Nöral Terapi, ağrı ve hastalıkların tedavisi için uygulanan bütünsel bir tedavi sistemidir. lokal anesteziklerin cilde, dokulara, otonomik gangliyonlara, sinir bölgelerine, akupunktur noktalarına, yara izlerine, ve tetik noktalarına enjekte edilmesini içerir. Etkisi lokal anesteziğin etkisinden daha uzun sürer. Lokal etkisinin yanı sıra, nöral, hormonal, hücresel ve psişik olarak tüm bedenin tedavisini sağlayabilir.
TARİHSEL GELİŞİMİ
1905’te Einhorn tarafından novokain’in keşfi ve 1906’da G. Spiess tarafından novokain infiltrasyonu ile bölgesel yara iyileşmesini hızlandırdığını keşfetmesi ve lokal anestezik maddelerle yapılan çalışmalar, belkide Nöral terapinin bilinmeyen başlangıcı olmuştur.
Tüm bu çalışmaların yanında Nöral terapi bir arayış sonucu, tesadüfen bulunmuştur. Her şey Walter ve Ferdinand Huneke adlı iki doktorun, kız kardeşlerini tedavi etme çabaları sonucu ortaya çıkmıştır.
O güne kadar özellikle Doğu Alman ve Rus araştırmacıların lokal anesteziklerle yaptıkları çalışmalardan habersiz, migren tablosuyla sürekli baş ağrısı şikayeti olan kız kardeşlerine kalçadan yapılması önerilen lokal anestezik karışımını (Atofenil / prokain) farkına varmadan damardan yapmışlardır. Daha tedaviyi sonlandırmadan, kız kardeşlerinin tüm şikayetlerinin anında ortadan kalktığını görmüşler. İyileşen kardeşleri onlarla şaka bile yapmaya başlamış. Kız kardeşleri tamamen iyileşmiş, şikayetleri bir daha geri dönmemiş. Önce ne olduğunu anlayamamışlar, daha sonra yaptıkları araştırmada kullanılan ilacın içindeki lokal anesteziğin ( prokain ) bu etkiyi ortaya çıkardığını anlamışlar.
Huneke kardeşler Nöralterapinin etkisinin daha çok vejetatif sinir sistemi üzerinden olduğunu açıklamışlar ve vejetatif sinir sisteminin fonksiyonunu normal hale getirerek etki ettiğini ileri sürmüşlerdir.
Nöral Terapi etkisini vejetatif sinir sistemi üzerinden göstererek, bu sistemden kaynaklanan hastalıkların tanı ve tedavisinde uygulanır.
Bozucu alan olarak tanımlanan, hastanın geçirmiş olduğu fiziksel ve ruhsal travmalar sonrası vejetatif sinir sistemi etkilenir ve vücudun uzak bölgelerinde rahatsızlık ortaya çıkabilir. Bu taravmalara örnek olarak cerrahi skarları veya bir yakınını kaybetmeyi örnek olarak verebiliriz. Aynı zamanda bir apandisit skarı da uzun süren baş ağrısının kaynağı olabilir.
NÖRALTERAPİ NASIL ETKİ EDER?
Bir Alman neurophysiologist Albert Fleckenstein, organizmadaki bütün hücrelerde hücre zarının içiyle dışı arasında bir elektriksel potansiyel farkı olduğunu bularak, her hücrenin 1.5 voltluk bir pil gibi çalıştığını gösterdi. Bu elektriksel güç sayesinde sinir hücreleri organizmanın çeşitli bölümleri arasındaki bilgi alışverişini sağlar.
Her uyarıda hücredeki bu elektriksel potansiyel düşer (depolarize), fakat hücre hemen toplanarak elektriksel potansiyel normal sınıra yükselir (repolarize).
Sert ve yoğun iritasyonlar ( kimyasal – fiziksel – travmatik ) sonucu hücre kendi imkanlarıyla tekrar repolarize olamaz, bu hücre sürekli depolarize olarak kalır, artık frajil ve dengesi bozulmuştur, diğer deyimle hastadır.
Doğal dengesi bozulan hücre genel bilgi akışına katılamaz, fonksiyonlarını yerine getiremez, böylece sürekli olarak ritmik bir şekilde deşarj olduğu için, bozucu impulslar ve frekanslar göndererek BOZUCU ALAN oluştururlar
Uygulanan lokal anestezikler hücrenin bozulmuş olan elektriksel potansiyelini düzelterek, bozucu alan etkisini ortadan kaldırır ve ortaya çıkmış olan fonksiyon bozukluklarını ve hastalıkları iyileştirebilir.
BOZUCU ALAN NEDİR?
Bozucu Alanlar, bedenin geçirmiş olduğu fiziksel ve psikolojik travmalar sonrası, biyolojik iyileşmenin tam olarak gerçekleşmemesi sonucunda bedende hastalık yaratan lokal bölgelerdir. Lokal veya sistemik olarak otonom sinir sisteminin işleyişinin bozulmasına neden olurlar.
Geçirilmiş hastalıklar, kullanılmış ilaçlar, barsak florasındaki bozulmalar, yaptırdığımız diş tedavileri, dolgular, yaşadığımız ev, içtiğimiz su, kullandığımız cep telefonu, giydiğimiz elbiselerin dokusu, küretaj , sezeryan ve doğumlar bozucu alan olabilirler.
Bozucu alanlar, hemen hemen vücudun her bölgesinde bulunabilirler. Bozucu alanlar etkilenmiş dokulardaki uyarı eşiklerinin azalmasına yol açarlar. Uyarı eşiklerinin azalması, kronik düşük yoğunluklu uyarılar, metabolizma, iyon değişiklikleri ve membran ıstırahat potansiyelinin sürekli korunamaması kronik nörofizyolojik bir yetersizlik oluşturur.
Sonuçta bedenin fonksiyonlarında bir bozulma yaratırlar, uyarıların artması veya ilave bir uyaranla hastalık tablosu ortaya çıkarabilirler. Sadece bulunduğu organ veya yapılarda değil, bedenin diğer bölümlerinde de şikayetlere sebep olabilirler. Bedenin tümünü veya bir bölümünü etkileyebilirler. .
Bozucu alanlara; Hastalıkların biyolojik olarak tedavi edilemediği veya altta yatan sebeplerin bulunamadığı ve dolayısıyla doğal yollardan iyileşmenin mümkün olmadığı durumlarda rastlanılmaktadır.
En iyi bilinen bozucu alan tipi cerrahi skarlardır. Ameliyat sonrası oluşan nedbe dokuları, deride zedelenen bölgeler, kırıklar, geçirilmiş hastalıklar, kullanılmış ilaçlar, barsak florasındaki bozulmalar, yaptırdığımız diş tedavileri, dolgular, yaşadığımız ev, içtiğimiz su, kullandığımız cep telefonu, giydiğimiz elbiselerin dokusu, küretaj , sezaryen ve doğumlar bozucu alan olabilirler.
Bozucu alandan kaynaklanan olumsuz uyarılar öncelikle bulunduğu bölgede anlamsız şikayetler meydana getirmektedir. Daha sonra da sempatik sinir sistemi üzerinden, bedendeki zayıf ve hastalığa yatkın bölgelerde hastalık tablosunu ortaya çıkarır.
BOZUCU ALANLARIN HASTALIK ÖNCESİ OLASI ETKİLERİ
Bozucu alanlar, hastalık ortaya çıkarmadan önce insanlarda verimliliğin azalması, genel kırgınlık, kronik yorgunluk, immün mekanizmasının bozulması (bağışıklık sisteminin) gibi sorunları ortaya çıkarır.
Bu dönemde uygulanan Nöral Terapi, bu sorunların ortadan kalkmasını sağlayarak, hastalıkların ortaya çıkmasını engelleyebilir.
BOZUCU ALANLARIN BULUNMASI
Bozucu alanlar 3 farklı yöntemle bulunabilinir.
- yöntem öykü alma tekniğidir. Hastalıktan önce geçirilen her şey zaman-sonuç ilişkisi içerisinde sorgulanır.
- yöntem fizik muayene yöntemidir. Head zone denilen deri değişiklikleri aranır.
- yöntem Applied Kinezyoloji testidir. Sinir sistemi ile kaslar arasındaki ilişki kullanılarak yapılan bir adele testidir. Tanının doğrulanmasında ve tedavi takibinde kullanılır.
BOZUCU ALAN TEDAVİSİ
Kronik hastalıklar çoğunlukla bozucu alanlar tarafından tetiklenmektedir. Segmetal veya lokal olarak tedavide başarılı olunamadığı durumlarda, sadece hastalığı ortaya çıkaran bozucu alanların tedavi edilmesi gerekebilir. Tedavi olarak skar dokusuna Lokal anestezikler uygun dozlarda enjekte edilir.
Bozucu alanlara lokal anestetik ile yapılan Nöral Terapi yalnızca patolojik refleks yolları kesmekle kalmaz, aynı zamanda bozuk hücre membranını doğru potansiyele repolarize ederek, vejetatif fonksiyonları normal hale getirir.
Nöral Terapi uygulaması, bozucu alan etkisini ortadan kaldırarak vejetatif sinir sisteminin çalışmasını düzenleyerek , hızlı ve kalıcı bir iyileşme sağlayabilir.
NÖRAL TERAPİDE KULLANILAN LOKAL ANESTEZİKLER
Nöral Terapi’de Prokain, Lidokain adında lokal anestezikler kullanılır.
Prokain Nöral Terapi’de en yaygın kullanılan lokal anesteziktir. Vegetatif sinirler üzerinde dengeleyici bir özelliğe sahiptir. Toksisitesi ve anestezik etkisi diğer lokal anesteziklere göre daha düşük değerdedir. Hücre rejenerasyonu üzerine olumlu etkiye sahiptir. Uygulandığı dokuda kanlanmada artış sağlar. Antiviral, antibakteriyal, antifungal etkisi vardır.
Prokain uygun dozlarda ve miktarlarda uygulandığında hastaya zarar vermez. Prokain batı ülkelerinde yaygın olarak Nöral Terapi uygulamalarında kullanılmaktadır. Kliniğimizde de hastaların tedavisinde prokain kullanılmaktadır.
Lidokain de Nöral Terapi’de yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Status epileptikusta (antikonvülzan etki), Ventriküler aritmilerde (antiaritmik etki), Ağrılı durumlarda (sedatif etki) kullanılır.
Yapılan deneysel çalışmalar da IV lidokain uygulamasının akut serebral iskemili hastaların iyileşmesine katkı sağladığı ve nöral fonksiyonların geri dönmesini kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Bu çalışmaların sonucunda lidokainin akut serebral iskeminin diğer modellerinde ve inmenin çeşitli tiplerindede denenmesi gerektiği ve lidokainin iskemide koruyucu etkisinin olduğu kanısına varılmıştır.
NÖRALTERAPİ KAÇ SEANS YAPILIR
Nöral Terapi haftada 2 veya 3 seans uygulanmaktadır. Ağrı ve hastalıklar kişiye özel olduğu için, tedavisi de hastaya özel özeldir. Bu nedenle tedavi seansları her hastada farklı olabilir. Bunun sebebi de geçirilen hastalığın şiddeti, vücutta bulunan bozucu alanların sayıca fazla olması ve hastaların iyileşme kabiliyetlerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle Nöral Terapi 1. ila 5. seans arasında etki göstermeye başlar, bu tedavi etkisinin az veya çok olması, bize toplam tedavi seans sayısı hakkında fikir verir. Nöral Terapi, bazı kronik vakalar hariç ortalama 3-10 seans arası uygulanmaktadır.
NÖRAL TERAPİ İLE TEDAVİYE ALDIĞIMIZ HASTALIKLAR
- Migren ve diğer baş ağrıları
- Boyun sırt ve bel ağrıları
- Boyun ve bel fıtıkları
- Temporo Mandibular Eklem hastalıkları
- Tortikolis
- Omuz, dirsek el-elbileği ağrıları
- Tenisçi dirseği “lateral epikondilit”
- Karpal Tünel Sendromu
- Kalça, diz, ayakbileği ve ayak ağrıları
- Topuk dikeni
- Koksidinia
- Eklem ve ekstremite şişliklerinin tedavisi
- Ankilozan spondilit, Romatoid Artrit
- Fibromyalji
- Kronik yorgunluk sendromu
- Romatizmal hastalıklar
- Alt ekstremite dolaşım bozukluğu
- Huzursuz bacak sendromu
- Fascial paralizi (yüz felci) ,
- Trigeminal nevraji
- Zona ve sekeli
- Hemipleji, hemiparezi
- Ortopedik rehabilitasyon
- Spor yaralanmaları tedavisi ve rehabilitasyonu
- Kulak çınlaması ve baş dönmeleri
- Unutkanlık, nevralji
- Stres, depresyon, anksiyete
- Uyku bozukluğu ve düzensizliği
- Kabızlık, ishal, gastrit, ülser, kolit.
- Crohn, Çöliak ve İrritabl Bağırsak Sendromu
- Allerjik hastalıklar, astım bronşit
- Obezite
- Viral enfeksiyonlar
- Hiperhidroz (Aşırı terleme)
- Demans ve Alzheimer
- Parkinson
- Ortopedik rehabilitasyon
- Spor yaralanmaları tedavisi ve rehabilitasyonu
- Çoğu kez açıklayamadığmız veya adını koyamadığımız ve hastanın psikolojik durumu ile ilgili olduğunu söylediğimiz tüm rahatsızlıklar.